MEVLEVİ RESSAM YAZAR EDİP ALİ BAKİ

MEVLEVİ RESSAM YAZAR EDİP ALİ BAKİ

Osman AYTEKİN

Edip Ali, 1896’da Karaman’a bağlı Niğde sancağının Nevşehir kazasında doğdu. Nevşehir’de Abdulkadiroğulları olarak bilinen bir sülaleye mensuptur. Nevriye Hanım ile evlendi. Yazar Haluk Nurbaki ’nin babasıdır.
İlk ve orta tahsilini Nevşehir’de, lise eğitimini Niğde ve İstanbul’da yaptı. Kendi çabalarıyla Fransızca öğrendi. Askerliğini I. Dünya Savaşı’nın son döneminde tercüman olarak Bükreş’te yaptı. Dönüşte Nevriye Hanımla evlendi. Evliliğinden bir oğlu oldu. Aynı yıl Fransızca öğretmeni olarak Niğde’ye atandı. Buradan Konya’ya tayini çıktı. Kısa bir süre Eskişehir’de çalıştı ve 1931’de Afyon Lisesi felsefe öğretmenliğine atandı. Hayatının sonuna kadar burada kaldı. Afyon’un tarihi, kültür ve folkloru hakkında araştırmalar yaptı.
Karakalem ressamlığı vardır. Mevlevi idi. Bu ilgisini evinin her yanına astığı Mevlâna ve sema ile ilgili resimlerle belli ediyordu
Başlarda “Edip Ali İbnülmümtaz” ismini kullanan yazar, Edip Âli Bakı’nın yanında “Edip Â. Gökpınar, E. Âli Gökpınar, E. Â. Gökpınar, Edip Âli, Edip Âli Gökpınar,”ı da kullandı. Şiirlerinde daha çok “Edip”e yer verdi. Basılmış 12 eseri bulunmaktadır. Entelektüel kimliğinin oluşması İstanbul’daki öğrencilik yıllarına uzanır. Araştırıcı ve girişken yapısı bu yıllarda değişik çevrelere girmesine sebep olur. Akpınar. (Niğde), Babalık, Yeni Fikir (Konya) Taşpınar (Afyonkarahisar) gibi gazete ve dergilerde bir kısmını sonradan kitap haline getirdiği birçok yazısı yayımlandı. . İlk ve tek şiir kitabı, gençlik yıllarına ait şiirlerinden oluşan Beş Kızlar’dır.
Yazmalar yönünden çok zengin Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesindeki araştırmalarıyla unutulmaya yüz tutmuş değerlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
1958’de Afyon’da vefat etti. Kabri Kocatepe Asri Mezarlığı’ndadır

Küçük Fıkralar adlı kitabındaki vecizelerinden bazıları:
“İnsanlar, birinci, ikinci, üçüncü sınıflara ayrılsalar bile, çalanlar ve çanak yalayanlar, mevkileri ne olursa olsun, hiçinci sınıfı teşkil ederler”.
“Bir şey yapmadan bir şey beklemek noksan kişilerin işi, yaptıktan sonra hiçbir şey beklememek, kâmil kişilerin işi”.
“Herkes dünyada bir iz bırakabilir. Güneş nurundan, kuru diken alevinden”
“Dünya kurulalıdan beri, yer yer bir dalkavuk sürüsü türemiştir ki, menfaat çobanının değneği altında sürünmekten hoşlanır”.
“Dalkavuğun bir adı da çanak yalayandır. Fakat çanağın içini yalayanlara gözü açık, dışını yalayanlara avanak! Münafık denir”.
“Yalan kolaydır. Fakat o yalanı yutturmak için uydurulacak yalanlar zordur”.
“En iyi alkış iş bilmeyen elden çıkar”.
“Hayatta en zor kazanç şeref kazancıdır”.
“Hırsızların, şerefsizlerin önünde saygı düğmesi iliklenmez”.
“Size uzatılan el menfaatle ısınmışsa veya korkudan titriyorsa sıkmayınız”.
“Kötü işe göz yumanın daima avcı açık durur: Bir şey koyarlar, diye!”.
“İnsan, namusunu merdiven yaparak göğe bile çıksa kıymeti yoktur”
“İnsanı korkutmak kolay, utandırmak zordur”.
“En korkunç insan utanmayan insan”.
“Sevgi ve saygıyı en iyi şu gıdalar besler: Ferâgat ve adâlet”.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir