KIBRIS ÇIKARTMASINDA NİĞDE’DEN MANZARALAR
Osman Aytekin
Babamla Niğde’ye geleli henüz bir yıl olmamıştı. Derinkuyu dolmuşlarıyla Niğde’ye ayak bastığımda bu şehri ilk kez çocuk gözüyle gördüğümden çok az değişikler vardı. Zıvana içinde trafiğe kollarıyla yön veren trafik polisi, eski terminal yakınındaki hayvan pazarı ve istasyon garı yakınındaki aile çay bahçesi zihnimden çıkmayanlardı.
Niğde’de ilk gençlik yıllarım geçmişti. Hayatımda unutamadığın hatıralarımın bir kısmını bu şehirde yaşamıştım. Acıların ilkini bu kentte, hem de çocuk yaşta tatmıştım.
Aklımdan çıkmayacak o kadar izler var ki hangilerini sayayım:
İkinci şubede (şimdiki Emniyet Müdürlüğü binası) nisan ayının soğuk bir gününde acılar içinde kıvranarak geçirdiğim koca iki gün.
Barut kokularının zifiri karanlıklar da Niğde sokaklarını nasıl ağırlaştırdığını…
Topuğumun dönmesi sonucu bir ay okula değnekle gidip geldiğim ve bütünlemeye kaldığım zamanlar. Sonra okulu terk edişim.
Güreşe başlamam. Lisanslı öğrenci olarak Kahramanmaraş’a okullar arası şampiyonası için gitttiğim o günler.
Aşkla ve sevgiyle geçen günler, harbi arkadaşlıklar, dostluklar…
O yıllarda günlük tutmadığımdan arada bir bazı anılar zihnimde buharlaşmış oluyor. Reşat Nuri Güntekin’in dediği gibi, “anıların nerede hatırlanacağı” bilinmaz. En umulmadık bir anda canlanır ve insanın karşısına çıkıverirdi.
Niğde’de kuşkusuz unutulmayan anılarım var. Bu anılarımdan biri de bir yaz gününe aittir.
Önemli günlerden bir gün. Hava sıcak olmasına karşı insanı rahatlatacak kadar da güzeldi.
Bazı günlerde bir yerlerde önemli bir şeyler olur, o önemli şey bir anda etrafa yayılıverir. O yıllarda haberleşmede kitle iletişim araçları olarak radyo, televizyon ve gazeteler vardı. Nitekim bir gün okuldan bir arkadaşım bana dedi ki,
“Kıbrıs’ta savaş çıkacakmış!”
O zamanlar haberlerle pek ilgilenmediğim için bu söylenti pek de ilgimi çekmemişti. Bu söylenti nitekim gerçekti. Zira Derinkuyu ‘da bir komşumuz vardı. Şember amcanın karısı topal Umusin… Kıbrıs savaşı başlayacağına dair haberler artınca bu iyilik timsali kadın gözyaşlarını tutamıyordu. Oğlu Niyazi’ yi askere alacakları konuşuluyordu. O günlerde, yanlış hatırlamıyorsam askerliğini yapmış üç beş kişiyi de Kıbrıs Barış Harekatı’na katılmak üzere askere alınmıştı.
Kıbrıs harbinin çıkacağına dair söylentilerin etrafa yayılma durumu var ya adeta bir lahzada Niğde ‘de yediden yetmişe herkesin ilgisini çekmişti. Halkta müthiş bir heyecan vardı. Harp günü geliyorum demişti.
SAVAŞ ÖNCESİ KIBRIS’ TA DURUM
Kıbrıs idaresi Osmanlı hakimiyetinde 300 yıl kalmış ;1877-78 Osmanlı Rus Harbi’nde İngiltere’nin Osmanlıları destekleme karşılığında Kıbrıs 1878’de geçici olarak bırakılmıştı. İngiltere I. Dünya Savaşı’nın başında (1914), Kıbrıs’ ı bir oldu bittiye getirerek ilhak ettiğini açıklamıştır. Ada 1923’te imzalanan Lozan Anlaşması ile tamamen İngiltere’ye bırakıldı.
Kıbrıs ve Anadolu’nun batı yakasını Yunanistan’a bağlanmasını hedefleyen Kıbrıslı Rumlar, İngiltere yönetiminde Yunanistan’ın da desteğiyle bu planı açıkça ilan etmeye başladılar.
Kıbrıslı Rumlar, ardanın tamamını diplomatik yollardan ele geçiremeyeceklerini anlayınca terör örgütü EOKA’yı kurdular. Bu örgüt 1 Nisan 1955’tekanlı eylemlerine başladı. 1958 yılısonuna kadar 400 Rum, 109 Türk ve 100 İngiliz öldürdü. 33 Türk köyünde yaşayanlar EOKA’nın terör faaliyetleri nedeniyle göç etmek zorunda kaldılar.
Terör eylemleri sonucu12 Şubat 1959’da Türkiye, İngiltere ve Yunanistan devletlerinin garantörlüğünde Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
1963’ten sonra Türklere karşı silahlı saldırılar tekrar başladı. 20 Aralık 1963’te Kanlı Noel saldırılarında 364 kişi şehit düştü. Baskı ve silah zoruyla 103 Türk köyü boşaltıldı. 25 bin kadar insan evlerini terk etmek zorunda kaldılar. Gerek EOKA terör örgütü gerekse Rum ve Yunan birlikleri saldırılarına devam ettiler.
8 Ağustos 2964 yılında uçağı düşürülen Türk pilot Yüzbaşı Cengiz Topel esir düştü. Daha sonra Rum işkenceleri sonucu şehit edildi. Yüzbaşı Cengiz Topel Cumhuriyet döneminin ilk hava harp şehidi unvanını aldı.
KIBRIS BARIŞ HAREKATI’NDA NİĞDE’DEN İNSAN MANZARALARI
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Türklere karşı artan saldırılar karşısında garantör devlet olarak müdahale hakkını kullanacaktı.
Ve işte o gün gelmişti.
Niğde halkı tren istasyonuna doğru akın ediyordu. Babam arada bir dükkanımızı bana bırakır ve kahveye gider ahbaplarıyla genellikle de İslami konularda koyu sohbetlere dalardı. Babamın kahveden dönüp dükkâna geldiği bir zamandı. Halktaki o heyecan dalgalanmasını babam da görmüştü.
Yerimde duramıyordum. Babamdan izin istedim. Dükkândan adeta fırlayarak çıktım. Koşarak tren istasyonuna vardığımda adeta kan ter içinde kalmıştım.
Kalbim güp güp atıyordu. İstasyonda tren katarları art arda diziliydi. Gözlerime inanamadım. Müthiş bir kalabalık vardı. Adeta bütün Niğde halkı işini gücünü bırakmış istasyona gelmişti. Tren istasyonu ana baba günü gibiydi. Trende askerler vardı. Halk askerlere büyük sevgi gösteriyordu. Askerlere sarılanlar, tokalaşanlar, harçlık verenler, ihtiyaçlarını soranlar…
Niğde halkı, Kıbrıs Barış Harekâtına katılacak Mehmetçikleri kendi evlatlarını askere veya savaşa yolluyorcasına ilgileniyor ve bağrına basıyordu.
Mevsim yaz olduğundan elde ne kadar karpuz varsa adeta istasyona yığmışlardı. Mehmetçiklere sadece karpuz değil mevsim meyveleri, ekmekler, hazırlanan pideler de veriliyordu.
Tren hareket edene değin Niğdeliler Mehmetçiklere büyük teveccüh ve sevgi gösterisinde bulundular. Ben de bu duygusal atmosferde cebimde ne kadar harçlığım varsa askerin birine vermiştim. Önemli olan candan vermekti!
Nihayet veda vakti gelmişti. İnsanlar bir sevgiliden, kardeşten, anadan babadan ayrılmanın hüznü ile gözlerinden akan sevgi ve minnet dolu bakışla Mehmetçiklere dualar ediyordular.
Gözü yaşlı bir adam askerlere içten bir yakarışla ediyordu,
“Ey güzel Allah’ım Kıbrıs’a barış için giden askerlerimize yardım et. Mehmetçiklerimizi koru. Vatanımızı koru. Ordumuzu koru!”
Bir diğer adam,
“Ey bütün dertlere şifa bahşeden Rabbim, vatanımız için, milletimiz için, yiğitlerimizi askerlerimizi muzaffer eyle! “
Bir başkası da,
” Allah’ım kafirlare, zalimlere karşı sen yavrularımıza, evlatlarımıza yardım eyle! “
Tren Niğde Garından ağır ağır ayrılırken Mehmetçikler ile halk dualarla el sallamaktaydılar.
AYŞE TATİLE ÇIKSIN! “
Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Barış Harekatı’na başlamıştı. Kıbrıs’ ta harp sürüyordu. Birleşmiş Milletler ‘in çağrısı üzerine 22 Temmuz 1974’te ateşkes sağlandı ve çatışmalar durdu. 25 Temmuz 1974’te “Cenevre Görüşmeleri” başladı. Yunanistan ve Rum taraflarının, istekleri kabul etmemesi, adadaki Türklere karşı katliam yapma ihtimalleri üzerine ikinci harekât başladı.
“Ayşe Tatile Çıksın” parolasıyla 14 Ağustos 1974’te ikinci Kıbrıs Barış Harekatı’yla adaya barış ve huzur geldi.
Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs Barış Harekâtında 498 Mehmetçik ve Kıbrıslı Mücahit ve halktan 1672 şehit verdi.
Kıbrıs’ ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezarlar ve göçler olarak hafızalara kazındı.
Kıbrıslı Türkler 1 Ekim 1974’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni kurdu. 13 Şubat 1975’te de Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) ilan edildi. KTFD Meclisi15 Kasım 1983’te oy birliğiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) kurulduğunu duyurdu.
*Bu yazı Dört Mevsim Niğde Dergisi’nde ( İlkbahar sayısı: 3, 2025) yayınlanmıştır.
Kaynaklar:
- Tarakcı, Kıbrıs Barış Harekâtı, 2022
T.B.Göktürk, Kıbrıs’ta Rumların Gerçekleştirdiği 1974 Katliamları, Dergibi, Türk Dünyası Araştırmaları, 27 Ocaj 2022
M.İ.Arslan, Adaya Barış Getiren Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 47 Yıl Geçti AA. 30 Ocak 2002
Muharip Gaziler Derneği sitesi, Kıbrıs Barış Harekâtı
Utku Şimşek, Kıbrıs’a Barış Getiren Harekatın 50.Yılı, AA. 19.07.2024
Osman Aytekin